top of page

Kredibilite Ölçümü ve Krediye Bağımlılık Rasyosu Saptaması

Güncelleme tarihi: 3 Ağu 2021

Şirketinizin mali verileri, gelir gider tabloları ve periyodik nakit akım tabloları özelinde kredibilite ölçümlerini analiz eder, şirketinizin faaliyet döngüsünü oluşturan kaynak yapısına göre kredi (yabancı kaynak) riskini ve krediye bağımlılığınızı belirleriz.


ree

Bir şirketin kredi riskinin analizi; bize, varlıkları ve kaynakları arasındaki bağımlılık ölçütlerini gösterir. Bu bağımlılık ölçütlerine odaklanırız çünkü onlar bize çok şey anlatır.


Mesela; bir firma maaş ödemeleri, vergi ödemeleri, hammadde ödemeleri, ithalat ödemeleri, tedarikçi ödemeleri, keşide ettiği çek ödemeleri, kira ödemeleri, kredi ödemeleri ve diğer ödemeleri için mutlaka nakit üretmek veya bulmak zorundadır.

Bu nakit; yurtiçi satışların karşılığında EFT, HAVALE, POS, DBS, OTS benzeri yöntemlerle ve ayrıca yurtdışı satışların karşılığında SWIFT, WU, MG benzeri yöntemlerle banka hesaplarına gelen bedellerden, tahsil edilen müşteri çek ve senetlerden, varsa kira gelirlerinden, varsa teşvik ve vergi iadelerinden, olası varlık satışından, ortaklar tarafından veya bankalardan alınacak kredilerden (yabancı kaynak) sağlanır.

Tüm bu akış; nakit akım tablolarıyla düzenli olarak ve belli periyotlarla (günlük, haftalık, aylık vb..) mutlaka takip edilir. İşte, elde edilen nakit tarafında yabancı kaynaklardan elde edilen kredi ve benzeri nakit girişleri ne kadar çok ise firmanın kredi bağımlılığı da o kadar yüksektir. Firma faaliyetleri sonucu elde edilen nakit girişleri de ne kadar çok ise firmanın kredi bağımlılığı o kadar düşüktür.


Nakit ihtiyacını kredi fonksiyonu ile sağlayan firmaların finansman giderleri de zaman içerisinde artacak ve karlılıklarına olumsuz yansıyacaktır. Zaman içerisinde kredi olmadan faaliyet gösteremez noktaya gelirler.


Yani tam anlamıyla kreditörlere bağımlı hale gelirler ve tüm pazarlık güçlerini de kaybederler. Bu tip firmalar ne yazık ki bir süre sonra kreditörlerin insafına terk edilirler ve olası türbülanslarda her türlü likidite krizine açık ve savunmasız kalırlar.


Sonuçta ya batarlar ya da pek çok değerli varlıklarını da kaybederek iyice küçülmek zorunda kalırlar.


Genelde üç ana nedenden dolayı kredi bağımlılığı ortaya çıkar:


1-) Firmaya özel nedenler dediğimiz kötü yönetim, dolandırıcılık veya büyük bataklar, büyük proje veya girişim başarısızlığı yahut ta aptalca yatırımlara heves gibi,


2-) Sektöre özel nedenler dediğimiz ve bazen tüm sektörlerin zarar gördüğü kapasite fazlası, ham petrol ve hammadde fiyatlarındaki ön görülemeyen artış ve azalışlar gibi şoklar,


3-) Genel makroekonomik koşullar dediğimiz büyüme dönemleri veya durgunluk dönemleri, döviz kurunda ve faiz oranlarında anormal değişiklikler, enflasyon ve buna bağlı olarak tüm girdi maliyetlerinde artış etkisi gibi, talep daralması, olağanüstü haller gibi durumlar tüm firmaları çeşitli derecelerde etkiler.


Hal böyleyken; firmaların yüksek kredibilite, düşük kredi bağımlılığı ve yüksek likidite ile bu ve benzeri risklere karşı her zaman teyakkuzda olması şart.


Dr. Tunakan DURAN


Yorumlar


© 2021 Dr. Tunakan Duran  

Lütfen izinsiz alıntı yapmayınız.

bottom of page